Chris Hemsworth (d. 11 Ağustos 1983, Melbourne), Avustralyalı oyuncu. Boyu 190 ve burcu aslan...
Hemsworth Melbourne, Avustralya'da 11 Ağustos 1983 tarihinde Leonie ve Craig Hemsworth'un ortanca oğulları olarak dünyaya geldi.Ailesi Philip Island'a geçmeden önce Northern Territory bölgesindeki bir sığır çiftliğinde yaşadı. Kendisi gibi oyuncu olan Liam Hemsworth kardeşidir.Chris spor olarak sörf yapmaktan zevk alıyor. Star Trek filmiyle sinema dünyasına adım atmıştır. 2005 yılında Home and Away dizisiyle Avustralya'da en iyi genç erkek yetenek dalında Logie Ödülü almıştır.
2004 yılında Home and Away dizisinin Robbie Hunter rolü için seçmelere katıldı ama başarılı olamadı. Ardından Kim Hyde rolü için geri çağırıldı. Kim Hyde rolüne seçildi ve dizinin 185 bölümünde oynadı. Dizi için Sidney'e taşındı. 3 Temmuz 2007 tarihinde diziyi bıraktı. İki Logie adaylığı aldı. 2005'te en iyi genç yetenek dalında Logie ödülü kazandı.
Evli... Evinde de gerçek bir kahraman, çocuklarıyla oldukça ilgili bir baba. Bir kız, iki ikiz erkek olmak üzere toplam 3 çocuğu var.


Üstteki iki fotodan anlayacağımız gibi , karı-koca ikisi de ortak bir paydada buluşmuşlar ki spor. Ancak bizdeki genel Türk kafasında, 'helaya bile birlikte gitmeliyiz kocacımmm ' kafasıyla değil. Bireysellik ve güven var ilişkide belli ki, bu çok güzel..


Profesyonel fotoğraf makinesi kullandığına göre fotoğraf çekmeye özel bir ilgisi var. Ve yanındaki fotoğraf karesinde gördüğünüz gibi, yurdum birçok erkeği gibi erkeğim iş bilmem modunda da değil. Bir babanın kızıyla kek yapabilmesi kadar güzel bir şey olamaz bence, yapmak için ne gerek ? Bilmek... Beyler biz hanımlar kendimizi erkek işleri denilebilecek çok şeyde bunca geliştiriyorsak, siz de kendinizi bizim tarafta geliştirin. İlla bizimle yapmayın ama bilin, bakın lazım olabiliyor ki, bakın durum çok tatlı bir hal alıyor :D


Çocuğunu kucağına almaktan erinen , kadına taşıtan adam(!) kadar irreti bir şey gelmiyor bana. Bakınız, ne güzel.. Evlatlarıyla iç içe , egosuz, tam bir aile babası ...


Buarada biraz da eşi Elsa Pataky 'den bahsedelim. Elsa, elsapatakyconfidential instagram hesabında birlikte özel hayatlarına da dair fotolar paylaşmakta aslında . 161 boyunda, 51 kilo... Yani öyle oylum oylum selvi boylum bir hatun kişisi değil kendisi... Yengeç burcu, inanç olarak katolik.
Oradan sizler de bakabilirsiniz. Standart görüntülü biri fiziğinin düzgünlüğü dışında... Ne Jenifer Lopez kalçası, ne ne audreyana michelle yüzü, ne de ötesi.. 1976 doğumlu, ispanyol bir oyuncu. Kimi yorumculara göre 'taş' diye tanımlansa da , bence görüntü olarak çok daha iyileri var. Buarada Cris 1983 doğumlu, yani Cris evlilik adına kendinden tam 7 yaş büyük ve hatta kendi ilk kez evlenmesine rağmen evlenip ayrılmış bir kadını seçmiş kendine eş olarak , bu çok ilginç bence... ( Bizim toplumumuz bilirsiniz ki iki duruma da der ki, aaaaa ne kötü ne kaka olur mu boyle şeyler canım :D ) Elsa'nın eski eşi de Michael Youn da kendi gibi oyuncu , yakışıklı mı evet, ama Chris dış görünüş açısından bence top 1 .. İspanyolca, İngilizce, Romence, İtalyanca, ve Fransızca olmak üzere 5 dil bilmektedir ki bence işte Cris'in neden Elsa'yı seçmiş olabileceği konusunda ipuçları başlıyor. Donanım ve kafa yapısındaki uyumluluk bence... Ki ikisine dıştan bakınca görünen çift uyumu, bence mükemmel... İnsanlar aşkta gerçek mutluluğu nasıl buluyora olan bilgi arayışıma da bu kısımlar bir ışık olabilir belki de...
"Etrafımdaki billboardlar, şovlar ve filmler sayesinde, benim bir işim olmadığını her an hatırladım. Her yerde etkinlikler vardı. Chris ve ben de bunların dışında kalmak istedik ve Byron Bay'e taşındık" lafı, eşiyle ortak paydada hareket ettiklerine işaretli. Bu süper... Ruh uyumu var gibi duruyor. Ortak zevkler..
Başka bir röportajda da Chris ev ve evdeki çocuklar için, “Evde her şey çok gürültülü ve şahane bir kaos var. Buna bayılıyorum” cümlesini kullanmış ki aile olmayı ne kadar sevdiğinin parıldaması bence bu cümle. Hele ki, 'kadın kadın şu veletleri sustur be kadın' tarzı yurdum erkeklerini düşününce... :D
Ve Cris'in başka cümlesi;'Çocuğu olan herkes şunu bilir; bir kez çocuk sahibi olduğunuzda, sanki hep öyleymişsiniz gibi hissedersiniz. Öncesinde hayat nasıldı, hatırlayamazsınız bile. Bu yıl ilk kez Noel’de ailecek bir aradaydık. Benim çocuklarım, ağabeyimin çocukları derken şahane bir kaos yaşandı. Sürekli bir ses ve gürültü vardı ama çok güzeldi. Kızım artık benim evden ayrıldığımı fark edecek yaşa geldi. O yüzden onları bırakıp da tura çıkmak çok zor oldu.' ki bence çok babaya örnek olabilir bu yaklaşım, çok şeker...
Devam onun bir soruya verdiği yanıta yani söylediklerine... Anne babanızdan edindiğiniz ve çocuklarınıza da aktarmak istediğiniz özellikler var mı?
Sadece bizimle ilgilenmeleri bile yeterliydi aslında. Küçükken hatırlıyorum da, babam bizimle sörf yapar, futbol oynar ve hep bizimle beraber olurdu. Annem de öyle. Bu çok önemli... Ben büyürken ailemiz çok da engin değildi. Şimdi ise yaptığım iş sayesinde finansal durumumuz iyi. Ama parasız olarak büyümek bana çok şey öğretti. Elimdekilerin değerini öğrenmemi sağladı. Bir gün anneme şunu sordum: Şimdi benim param var, çocuklarımın elindekilerin değerini bilmelerini nasıl sağlayacağım? Annem de şöyle cevap verdi: Bak, sen nerede olursan ol çocuklarını çok sev. Yapabileceğin tek şey bu ve sonunda her şey iyi sonuçlanacak. Bu yüzden detaylar bir yerden sonra önemsizleşiyor. Onlar için sevilmek ve ilgi görmek dünyadaki en önemli şey. Ancak o zaman kendilerini güvende hissediyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder